ONE OF THE SAVAGE MASSACRES OF IRAN AGAINST SUNNI MUSLIM PEOPLE OF OTTOMAN STATE AFTER THE SIEGE OF TABRIZ IN 1603
(Iran always fought against muslims and caliphate throughout its history.. There is no any war against enemies of Islam in the history of shia Iran.. Iran continue the same dirty war on the bloods of muslims by sectarian bigotry as openly and hiddenly.)
احدىالمذابح والمجازر الوحشية التي قامت بها ايران ضد الطائفة السنية للدولة العثمانية بعد الحصار تبريز في 1603
(قاتلت إيران دائما ضد المسلمين والخلافة عبر تاريخها .. وليس هناك أي حرب ضد أعداء الإسلام في تاريخ إيران الشيعية .. إيران تواصل دورة الالعاب القذرة نفسها على دماء المسلمين من التعصب الطائفي وبصراحة)
İRAN'IN 1603'DE OSMANLI-TÜRK ŞEHRİ TEBRİZİ İŞGALİNDE SÜNNİ TÜRKLERE UYGULADIĞI SAYISIZ VAHŞETLERDEN BİRİ
(İran, halkının çoğunluğu sunni olan bir devletken müslümanlara uygulanan korkunç katliamlar, zulümler ve akıl almaz baskılar sonunda yüzyıllar içinde tamamen şii bir devlete dönüşmüştür. Şii İran, tarihi boyunca sadece Müslümanlara ve Osmanlı Devleti'ne karşı savaşmıştır. Bu yüzden İran'ın tarihinde ve bugününde İslam düşmanlarına karşı yapılmış tek bir savaş yoktur. Bütün kirli hesaplarını İslam dünyası üzerinde gerçekleştirmeye çalıştığından da karşısında hep Osmanlı'yı bulmuştur.
Bugün de aynı kirli savaşını farklı metotlar üzerinden uygulayan mezhep bağnazcısı İran kendi akidelerini Sünni gibi görünen TV, Radyo, Gazete, Dergi, İnternet Siteleri, Yazarlar, İlahiyatçılar, Şirketler ve Dernekler yoluyla Anadolu insanına dil altı hapları şeklinde empoze etmekte ve sürekli yalan haberlerle Türk siyasetini kendi çıkarları doğrultusunda etkilemektedir.
İran bir yandan uyguladığı içi boş kabadayı politikalarla kendini Amerika ve İsrail zulümlerine karşı koyan İslam'ın tek hâmisi gibi göstererek Müslüman-Türk gençliği arasında büyük taraftar toplarken diğer yandan da kendini eleştiren ehl-i sünnet önderlerini, yerli Türk kurum ve kuruluşlarını Amerikan yandaşı ve ajanı diye itham etmekte ve milletimizin yüzyıllardır beslendiği ve tutunduğu manevi kaynakları kurutmaya çalışmaktadır.
Malesef İran'ın başarıyla sahneye koyduğu bu kirli oyunlarıyla kandırılan duygusal Anadolu gençliği de Türkiye'yi eleştiri yağmuruna tutarken, Türkiye'ye karşı sürekli düşmanlık üreten İran aleyhine tek bir laf söylememekte ve İran'ın çıkarlarına adeta ücretsiz ve otomatik hizmet eder hale getirilmektedir..
Oluk oluk akan müslüman ve masum kanını bile kendi kirli amaçları için kullanmaktan çekinmeyecek kadar gözü dönmüş ve Türkiye’yi her geçen gün bir heyula gibi saran İRAN tehlikesine karşı ANADOLU gençliği uyanık olmalı ve müsbet hareketle atalarının tarih boyunca savdığı bu tehdidi ve çirkinliği bir kere daha bertaraf etmeli ve bu oyunu bir kere daha bozmalıdır.)
(Iran always fought against muslims and caliphate throughout its history.. There is no any war against enemies of Islam in the history of shia Iran.. Iran continue the same dirty war on the bloods of muslims by sectarian bigotry as openly and hiddenly.)
احدىالمذابح والمجازر الوحشية التي قامت بها ايران ضد الطائفة السنية للدولة العثمانية بعد الحصار تبريز في 1603
(قاتلت إيران دائما ضد المسلمين والخلافة عبر تاريخها .. وليس هناك أي حرب ضد أعداء الإسلام في تاريخ إيران الشيعية .. إيران تواصل دورة الالعاب القذرة نفسها على دماء المسلمين من التعصب الطائفي وبصراحة)
İRAN'IN 1603'DE OSMANLI-TÜRK ŞEHRİ TEBRİZİ İŞGALİNDE SÜNNİ TÜRKLERE UYGULADIĞI SAYISIZ VAHŞETLERDEN BİRİ
(İran, halkının çoğunluğu sunni olan bir devletken müslümanlara uygulanan korkunç katliamlar, zulümler ve akıl almaz baskılar sonunda yüzyıllar içinde tamamen şii bir devlete dönüşmüştür. Şii İran, tarihi boyunca sadece Müslümanlara ve Osmanlı Devleti'ne karşı savaşmıştır. Bu yüzden İran'ın tarihinde ve bugününde İslam düşmanlarına karşı yapılmış tek bir savaş yoktur. Bütün kirli hesaplarını İslam dünyası üzerinde gerçekleştirmeye çalıştığından da karşısında hep Osmanlı'yı bulmuştur.
Bugün de aynı kirli savaşını farklı metotlar üzerinden uygulayan mezhep bağnazcısı İran kendi akidelerini Sünni gibi görünen TV, Radyo, Gazete, Dergi, İnternet Siteleri, Yazarlar, İlahiyatçılar, Şirketler ve Dernekler yoluyla Anadolu insanına dil altı hapları şeklinde empoze etmekte ve sürekli yalan haberlerle Türk siyasetini kendi çıkarları doğrultusunda etkilemektedir.
İran bir yandan uyguladığı içi boş kabadayı politikalarla kendini Amerika ve İsrail zulümlerine karşı koyan İslam'ın tek hâmisi gibi göstererek Müslüman-Türk gençliği arasında büyük taraftar toplarken diğer yandan da kendini eleştiren ehl-i sünnet önderlerini, yerli Türk kurum ve kuruluşlarını Amerikan yandaşı ve ajanı diye itham etmekte ve milletimizin yüzyıllardır beslendiği ve tutunduğu manevi kaynakları kurutmaya çalışmaktadır.
Malesef İran'ın başarıyla sahneye koyduğu bu kirli oyunlarıyla kandırılan duygusal Anadolu gençliği de Türkiye'yi eleştiri yağmuruna tutarken, Türkiye'ye karşı sürekli düşmanlık üreten İran aleyhine tek bir laf söylememekte ve İran'ın çıkarlarına adeta ücretsiz ve otomatik hizmet eder hale getirilmektedir..
Oluk oluk akan müslüman ve masum kanını bile kendi kirli amaçları için kullanmaktan çekinmeyecek kadar gözü dönmüş ve Türkiye’yi her geçen gün bir heyula gibi saran İRAN tehlikesine karşı ANADOLU gençliği uyanık olmalı ve müsbet hareketle atalarının tarih boyunca savdığı bu tehdidi ve çirkinliği bir kere daha bertaraf etmeli ve bu oyunu bir kere daha bozmalıdır.)
No comments:
Post a Comment